SINAV KAYGISI VE AİLE Tarih:21.05.2008
SINAV KAYGISI YAŞAYAN ÖĞRENCİYE AİLESİ NASIL YARDIMCI OLUR?
Sınav kaygısı konusunda aileye söyleyebileceğimiz ilk şey kaygının doğal bir duygu olduğunun bilinmesidir. Milyonların girdiği ve sadece on binlerin kazanabildiği bir sınavda kaygı duymamak imkânsızdır. Bu durumda, "kaygılanmamam gerek" gibi bir düşünce bizzat kaygının nedeni olabilir. Yine şu da bilinmelidir ki kaygı duymadan sınav kazanılmaz. Ancak, buraya kadar bahsettiğimiz kaygı normal ve sınava giren her öğrencinin yaşadığı bir kaygıdır.
Sınava hazırlanan öğrencinin yaşadığı kaygının iki sebebi vardır. Birinci sebep, gerçekçi ve akılcıdır. Sonuçları hayatın akışını etkileyecek büyük bir yarışta yer almaktan kaygı duymak doğal ve yerindedir. Ancak ikinci sebep, birincisi kadar gerçek ve akılcı değildir. "Anneme babama ne diyeceğim?", "Arkadaşlarımın yüzüne nasıl bakacağım?", "Akrabalarımın önüne nasıl çıkacağım?" gibi düşünceler sınava hazırlanan öğrencinin kaygısını artırır.
Anne-babanın çok küçük yaşlardan itibaren çocuğundan yüksek başarı beklentisi, çocuğun hatalarını düzeltmek için onu eleştirmek, olumsuz sıfatlarla nitelemek (haylaz, tembel, sorumsuz, yavaş, pısırık vb.) çocuğun kendine olan güvenini azaltır. Bunun sonucunda ortaya çıkan kaygı yukarıda anlattığımız ikinci tür kaygıdır.
Psikolojik bir problem niteliğinde sınav kaygısı yaşayan öğrencinin bu kaygıyı yaşamasının nedeni şu şekilde özetlenebilir:
1. Genç kendisiyle ve sınavla ilgili olumsuz veya yanlış bir değerlendirme içine girmiştir. Kaygı yaşayan öğrencinin düşünce yapısı kendisiyle veya sınavla ilgili şu düşüncelerin içinde olduğu görülecektir:
Kendisiyle ilgili:
"Sınavı kazanabilecek kadar zeki ve çalışkan bir kişi değilim."
"Herkes benden daha fazla çalışıyor."
"Başarılı olamayacağım."
"Başkalarından daha başarılı olmalıyım, ancak bu şekilde değerli bir insan olurum."
Sınavla ilgili:
"Bu sınav benim değerimi ve yeteneklerimi belirleyecek."
"Sınavda başarısız olursam çok kötü bir hayat yaşayacağım."
"Bu sınav hayatta başarılı olmanın tek yoludur."
Her türlü olayı, olumsuz veya hatalı düşünceler perspektifinden değerlendirmekte ve en küçük olumsuzlukları bile bu düşüncelerin doğruluğunu kanıtlayan önemli deliller olarak görmektedir.
Örneğin:
"Deneme sınavında yanımda oturan öğrenci sınavı benden önce bitirdi, ben ise çok yetersizim."
"Herkesin çözdüğü soru sayısı benimkinden fazla, ben bu sınavı kazanamayacağım."
"Deneme sınavında istediğim puanı alamadım, zaten sınavlarda hep başarısız oluyorum, sınavı kazanamayacağım."
Kaygı yaşayan öğrencilerde gözlenen temel bir yanılgı vardır. Birkaç örnekten yola çıkarak genellemeler yaparlar.
Yukarıdaki örnekte öğrenci birkaç arkadaşına kaç soru çözdüğünü sormuş ve kendisinden daha fazla soru çözdüğünü görmüş olabilir. Bu durumda öğrenci hemen şöyle bir genelleme yapar: "Herkes, benden daha fazla çalışıyor." Dikkat edilirse sınav kaygısı yaşayan öğrencilerin düşünme biçimi hep kendisiyle ve sınavla ilgili olumsuz ve yanlış sonuçlar çıkaracak biçimdedir.
Bu durum genç tarafından bilinçli bir şekilde yapılmamaktadır. Öğrencinin zihninde otomatik ve kendiliğinden işleyen bir süreç ile bu düşünc
eler oluşmaktadır.
Sınava hazırlanan bir gencin ailesine düşen görev; bu şekilde oluşan bir kaygıyla baş etmeye çalışmaktan daha çok kaygıya sebep olacak davranışlardan kaçınmaktır. Çünkü çoğu zaman kaygıya sebep olan düşünme biçimleri ailenin ve çevrenin etkisiyle oluşmaktadır.
Bu noktada ailelere şu hususlara dikkat etmelerini öneriyoruz:
1. Kaygı bulaşıcı bir duygudur
Kaygının oluşmasında öğrencinin yaşadığı toplumsal koşullar etkilidir. Örneğin; yolda yürürken çevrenizdeki diğer insanların birden sağa sola kaçıştığını ve paniklediğini görseniz nedenini bilmeseniz de sizde de panik ve kaygı başlar. Bunun gibi kimi durumlarda öğrenciden daha fazla kaygı yaşayan anne babalar farkında olmadan çocuklarının da kaygılanmalarına neden olabilirler.
2. Olumsuz mesajlar vermeyin
Çocuğunuzun çalışma isteğini artırmak için kaygıyı artırıcı yaklaşımlardan kaçının. "Bu kadar çalışmayla kazanamazsın." "Bu kafayla gidersen zor kazanırsın.", "Amcanın oğlu ... fen lisesini kazandı, bakalım sen ne yapacaksın.", "Teyzenin kızı fen lisesinden sonra tıp fakültesini kazandı, havasından yanına varılmıyor, aman bizi mahçup etme" gibi yaklaşımlar genci çalışmaya teşvik etmediği gibi kaygı düzeyini yükseltir.